Partiler üstü kuruluș olan Atabey19 Gençlik Kültür Ocakları'nın Bursa İl Beyliği açılışında konuşan Atabey19 Gençlik Kültür Ocakları Genel Başkanı Hüseyin Hakkı Kahveci, önemli açıklamalarda bulundu.
"YA DEVLET ATATÜRKLEŞECEK, YA ATATÜRKLER DEVLETLEŞECEK" sloganı ile İzmir’de yakılan ilk ocağın ateşi ile yola çıkan Atabey19 Gençlik Kültür Ocakları açılışlarını tamamlayıp katılımlarını hızlandırıyor. Atabey19 Gençlik Kültür Ocakları Genel Başkanı Hüseyin Hakkı KAHVECİ, Bursa İl Beyliği açılışında da gündem yaratacak açıklamalarına yenilerini ekledi.
Bursa açılışında üyeleri ile bir araya gelen Kahveci, derneğin kuruluşunda ki Amaç ve Hedefimiz; Amacımız, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Yönetim Sistemini, Türk Milletinin Yaşam Kültürünü ATATÜRK gibi, ATA TÜRK‘e, Doğaya, Akla, Bilime, göre yeniden tesis etmektir. Bu amaç doğrultusunda hedefimiz, Türk Milletini, her il, ilçe mahalle ve köyde, Türk Kültürü ve Töresine göre bilinçlendirmek, Akıl, Hukuk ve Bilimin ışığında TÜRK Ulusunun Hak ettiği yeri almasını sağlamaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, İstikbal ve İstiklalinin Teminatıdır.
Bursa Yunanlılar tarafından işgal edildiğinde takvimler 8 Temmuz 1920'yi gösteriyordu. O gün Bursa’da sessiz bir bekleyiş vardı. Bu sessizlik fazla uzun sürmedi: Yunan süvarileri Çekirge ve Çarşamba semtlerinden hızlıca geçerek Heykel'deki tarihi belediye binasına ulaştılar. Dönemin Genel Kurmay Başkanlığınca Bursa’daki askeri birlikler Doğu Cephesi karargahına çekilmişlerdi.
Yunanlılar belediye binasına gelmeden şehrin önde gelenleri toplantı salonunda toplandılar. Gelenler arasında en gururlu olanı hiç şüphesiz Bursa Metropoliti Polikarpos’tu. Baş köşeye yerleşti. Onun bu tavrı herkesi rahatsız etmişti ama yapacak artık bir şey kalmamıştı. Yanında bulunanlara “Biz bu günü tam 594 yıl bekledik” diyordu. Rumlar 594 yıl beklemişlerdi beklemesine ama Bursa halkının o kadar beklemeye sabrı yoktu. Türkler açısından Bursa’nın işgali halkı ve TBMM’ni çok rahatsız etmişti.
İşgal haberi gelince TBMM kürsüsüne siyah örtü serildi. Büyük bir imparatorluğun ilk başkenti artık Yunanlıların himayesine geçmişti. Fakat Türkler için bu hasret sadece 27 ay sürecekti. 11 Eylül 1922 sabahında Mirleva (Tuğgeneral) Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu Bursa’ya girerek, bir döneme tanıklık eden ecdat yadigarı Hüdavendigar Vilayetini düşmandan kurtardı.
Türk 3. Kolordusu 29 ve 30 Ağustos günü dağılan Yunan birliklerini Eskişehir ve Bozüyük arasında bulunan İnönü kasabasında ilçesinin Samanlıdağ-Dimboz (Erdoğan Köy) ve kazancı hattına çekildiler. Yunanlıların amacı Mudanya’ya gelecek gemileri burada beklemek ve Türk askerinin Bursa’ya ulaşmasını engellemekti.
8 Eylül 1922 günü akşamüstü Yenişehir ve İnegöl ilçelerinin Bursa’ya çıkan yolları tutuldu, bugünkü Erdoğan köy ve Koyunhisar köyünün güneydoğusu Türk askerleri tarafından çember içine alınarak amansız bir taarruz başlatıldı. Daha ilk saatlerde düşman ileri mevzilerini terk etmek zorunda kaldı. Gecenin karanlığında çatışmalar olanca hızla devam ediyordu. 9 Eylül günü düşman mevzilerini terk ederek Keşiş Dağı'nın eteklerine çekilmek zorunda kaldı. Önemli bir gelişme ise Yunan askerleri arasında yaşanıyordu ve artık savaşma arzuları kalmamıştı. Yunan askerleri arasında başlayan huzursuzluk iyice su yüzüne çıkınca Mudanya’ya devamlı olarak haber gönderilmeye başlandı.
Düşman askeri için asıl kötü haber Türk süvari tümeninin Bursa’ya hareket etmesi oldu. Yunan birlikleri Türk süvarilerini engellemek için bir piyade alayı ve iki topçu bataryasını görevlendirdi. Yunanlılar kötü haberi henüz yeni almışlardı ama süvari tümeni yönünü değiştirerek Bursa- Mudanya karayolunu kesecek şekilde Samanlı-Ömerbey üzerinden Nilüfer Vadisi'ne ilerlemeye başlamışlardı. Bu arada 3. Kolordu Karargahı ise Kestel’deki yüksek tepeye yerleşmişti, artık Bursa net bir şekilde karargahtan görünüyordu.
Bursa’nın kuzey doğusunda, Kocaeli’nden gelen Türk birlikleri Gemlik-Umurbey-Tepederbent yönünde, Adliye-Muratoba bölgesinde düşmana saldırıya geçiyorlardı. 18. Türk Tümeni ise Dışkaya Dağı'nda tutunmak isteyen Yunan birliklerine doğru ilerlemeye çalışıyordu. Yunan birlikleri ise topçu ateşiyle Gemlik sırtlarını ateş altına almaya çalıştı. Amaçları 18. Tümenin ilerleyişini durdurmaktı. Türk birliklerinin toplamda dört koldan taarruzları 24 saat içinde sonuç vermişti. 11 Eylül 1922 sabahı 3. kolordunun subayları belediye binasına gelerek Türk Bayrağı'nı astılar. Ecdat yadigarı Bursa 27 ay sonra yeniden bir Türk toprağı idi.
Kahveci, “Şu anda Kadim devletin Anadolu topraklarında ki en büyük başkenti Bursa ilinin açılışını yapıyoruz. Ataman Gazi kurucusu, Otoman yada Osman Gazi olarak anlatılan büyük büyük dedemizin mezarının olduğu şehirde ocağımızı açmak bizim için çok değerlidir.“
“1920 yılında Bursa'yı işgal eden yunan veliahdı Venizelos'un oğlu Sofokles gelerek Ataman dedemizin mezarını tekmelemiştir. Koca Osmanlının kurulduğu şehir ilk başkent Bursa’nın işgali sırasında 10, 15 kadar direnişçi şehit düşmüştür. Gemlik'te o kadar. Sonradan ölenler yunan ve ermeni zulmüyle ölmüştür. Kuvvacıların aylarca yaptıkları uyarıları dikkate almayıp Çerkez Davut ve saltanat komutanlarına inanan halk yunan gerçekten gelince, Kuvvacılara destek vermek istemiş; ama iş işten geçmiş kesin emirle İnegöl ve ötesine çekilen Kuvvacılar halkın geç gelen desteğinden ötürü koca Bursa'yı vuruşmadan düşmana bırakmak zorunda kalmıştır. 1922 yılında Türk orduları Bursa'yı tekrar geri aldıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk Osman Gazi'nin mezarına gelerek dedem bizi affet geç kaldık belki ama onurumuzu, şerefimiz kurtardık.“ demiştir.
“Ataman gazinin başında bir sancak var arkadaşlar bu sancak Bursa Kız olgunlaşma Enstitüsü tarafından Mustafa Kemal Atatürk için özenle hazırlanmış ve Sakarya meydan Muhaberesinde açılmış olan çok özel bir sancaktır. Devlet sancağıdır ve devamında 2009 yılında, İngiltere Kraliçesi Bursa’yı ziyaretinde tekrar Ataman Gaziyi ziyaret etmiş. Mezarın başında tek başına oturmuştur. Bizim bir amacımız var, bir fikrimiz var, bir hedefimiz var tıpkı yüzyıl önce ortaya koymuş olduğumuz gibi yüz yıl sonrasında da ilelebet payidar olacaktır. Ama bu Türkiye Cumhuriyeti midir payidar kalacak olan, yoksa Türkler midir payidar kalacak olan bunu hep beraber çözümlememiz gerekiyor.“
Ermenistan’ın 12 Temmuz'da sınırın Tovuz bölgesinde Azerbaycan mevzilerine top atışları da dahil saldırı girişiminin ardından başlayan gerilim ile ilgili olarak ise Türk kardeşlerinin yanında olduklarını dile getiren Kahveci, “Geçenlerde Azerbaycan tarafından gelen çok afaki ve yanlış bir açıklama var diyorlar ki Ermenistan’ın nükleer santralını vururuz. Yani arkadaşlar sen Ermenistan’ın nükleer santralini vursan sen öldün demektir. Türkiye’yi de öldürdün demektir adamların istediği bir sen veriyorsun iki nasıl olacak şimdi bu iş. Ermenistan nükleer santralini vurman demek doğu hattının tamamen çökmesi demek yani. Ermenistan’ın Türkiye sınırına 16 kilometre uzaklıktaki nükleer santralinde yaşanacak bir patlama ve çekirdek erimesi sonrası oluşacak radyasyon yüklü bulutlar Türkiye dahil bölgedeki birçok ülkede felakete neden olur.“
Rusya'nın derinlerinde sessiz odalarında strateji merkezlerinde konuşulan bir şey var. Diyorlar ki 13 Ekim 1921 Kars Anlaşması'nın yüz yılı doluyor. Üç sene sonra oradaki Türk Bayrağı'nın inmesi gerekiyor diyorlar arkadaşlar bunu açık açık söylüyorlar. Tabi biz bunları söylüyoruz bir tehlikenin bize yaklaşmakta olduğunu da söylüyoruz, aynı şekilde Ege'de, Libya'da, Suriye’de , Doğu Akdeniz'de ve hiç göremediğiniz şekilde bu günkü manzarayı görüp uyarıyoruz. Arkadaşlar turizmin alt yapısının Salgın nedeniyle çöktüğünü düşünmeyin. Ege Denizi'nde boy boy savaş gemileri duruyor. Hiçbir ülke vatandaşını riske edecek şekilde tatile göndermez. Üstelik bu kadar ülkenin savaş gemisini dolaştığı coğrafya da düğmeye kimin basacağı belli olmaz.
Silah yüklü ciddi ciddi savaş gemileri boğazlarımızdan, Marmara denizinden, İstanbul Boğazından geçerek Karadeniz’e açılıyor. Bunların bir kısmı Rus gemileri, bir kısmı NATO flamalı İngiliz, Amerikan gemileri Bulgaristan ve Romanya limanlarına çok ciddi şekilde karasal, hava sal ve deniz kuvvetleri olmak üzere kullanılacak mühimmatları yığabiliyorlar böyle bir tablo var.
Tekirdağ'da şube açılışımız da da söyledim bire on yedi dengesizlik var yani biz bir donanma ile Doğu Akdeniz’de karşı duruş sergiliyoruz. Karşı tarafta ise 17 kat söylediğimiz zaman onlar NATO ülkesi diyorlar madem benim müttefikim o zaman neden benim karşımda silahlanıyorlar ve duruyorlar soru bu.